Misyonumuz
Eski Türklerde cesur, yiğit, savaşçı ruhlu kişilere ‘‘alp’’ denilmiştir. Türk savaşçısı cesaret ve yiğitlik gibi meziyetlerin yanında ilmi, vicdani ve ahlaki donanımlara sahip olması yönüyle diğer savaşçılardan farklı anılmışlardır. Bu yönüyle ‘‘alp’’ kavramı İslam dünyasının Türkler’e tanıdığı ‘‘gâzi’’ unvanıyla birlikte kullanılmış, dînî bir mahiyet alarak ‘‘alperen’’ olmuştur.
Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevi ‘‘alperenlik’’ minvali üzerine hem savaşçı hem de dindar olan Allah’ın hiçbir kuluna zulmetmemeyi öngören talebeler yetiştirmiş, onları cihanın dört bir yanına göndermiştir. Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında büyük katkısı olan Alperenler, sadece kılıç gücüyle fetihler yapmamış aynı zamanda gönüllere girerek kültür taşıyıcıları olmuşlardır. Sarı Saltuk, Ahi Evran, Hacı Bektaş-ı Veli, Şeyh Edebali gibi niceleri bu yolda hizmet edip cihana Türk- İslam mührünü vurmuşlardır.
Türk-İslam medeniyetinin yapıtaşlarından olan ‘‘alperenlik’’ kavramı 21. yüzyılda unutulmaya yüz tutmuşken şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun tasavvuru ile ‘‘Nizam-ı Alem Ocakları’’ olarak yeniden canlanmıştır. O, bu çağda alperenliğin nasıl olabileceğini ve yaşayabileceğini ortaya koymuştur.
Gücünü ve kaynağını Türk-İslam tarihinden alan Nizam-ı Alem Ocakları, İslam’a hizmeti gaye edinen Türk Milliyetçisi anlayışa sahip, Türk-İslam ülkücüsüdür. Bu anlayış, Avrupa tarzı milliyetçilik (nationalism) anlayışlarından farklıdır. Nizam-ı Alem Ocakları, İslam iman ve ahlakına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, büyük Türk milletini iki cihanda aziz ve mesut görmek isteyen ve böylece İslam’a hizmeti gaye edinen Türk milliyetçiliği şuuruna sahiptir. İla-yı Kelimetullah için Nizâm-ı Âlem davası güden Alperenlerin rehberi Hz. Muhammed (S.A.V.), en büyük silahları ise imanlarıdır. Alperenler ‘‘din ü devlet, mülk ü millet’’ anlayışıyla Türk-İslam medeniyetinin geleneklerine bağlı olmanın yanında çağın gerektirdiği bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıktırlar. Öyle ki onların bir elinde bilgisayar, bir elinde Kur’an vardır.
Alperenlik dik duruştur, doğru söyleyiştir; özü sözü bir olmaktır; zora düşünce kaçmamak, münafıkça davranmamaktır; kısacası bir saniyesine bile hakim olunamayan bir hayat için fırıldak olmamaktır. Alperenlik çıkar gözetmemektir, nereden geldiğine bakmaksızın yanlışa yanlış, doğruya doğru diyebilmektir. Alperenlik sorumluluk almaktır, sağına soluna bakmadan ‘‘ben varım’’ diyerek ileri atılmaktır. Alperenlik adalete bağlı olmaktır; helale harama dikkat edip yetimin hakkını gözetmektir; zalime korku mazluma umut olmaktır.